Ev ve işyeri gibi kapalı ortamlarda rutubet (nem birikmesi) son derece yaygın ve can sıkıcı bir sorundur. Türkiye’de yapılan araştırmalara göre konutların yaklaşık %36’sında odaların rutubetli, duvarların nemli ya da küflü olduğu tespit edilmiştir . Bu durum yalnızca estetik bir sorun olmakla kalmaz; aynı zamanda yapı malzemelerine zarar vererek yapı ömrünü kısaltır ve iç mekan hava kalitesini düşürür. Özellikle ev sahipleri, kiracılar ve işyeri sahipleri için rutubet problemi, hem maddi hasar riski hem de sağlık açısından ciddiye alınması gerekir.
Rutubet sorununun temelinde ortamdaki fazla nemin uygun şekilde atılamaması yatar. Günlük yaşamda banyo yapma, çamaşır kurutma, yemek pişirme gibi faaliyetler ve hatta nefes alıp vermek bile ev içinde sürekli su buharı üretir . Eğer oluşan bu nem uygun havalandırma ile dışarı atılmazsa kapalı mekânda duvarlarda birikir. Özellikle soğuk yüzeylerde biriken nem yoğuşma (kondenzasyon) yaparak duvarlarda “terleme” denilen ıslaklıklar oluşturur . Nitekim ısı yalıtımı yetersiz duvarlarda iç yüzey sıcaklığı düşük olacağından, iç ortam havasındaki su buharı burada kolayca yoğuşur ve zamanla duvarlarda rutubet lekeleri, kabaran boyalar ve küf kolonileri meydana gelir . Evde rutubet çözümü için öncelikle bu nem kaynaklarının ve yetersiz hava dolaşımının tespit edilmesi önemlidir.
Rutubete yol açan bir diğer etken, dış kaynaklı suyun yapı elemanlarına sızması veya yükselmesidir . Binalarda sıkça görülen nem problemlerinin en yaygın nedenlerinden biri kapiler yükselme , yani zemindeki suyun duvar malzemelerinin gözenekleri aracılığıyla yukarı doğru çıkmasıdır. Tuğla, taş, beton gibi malzemeler suyu emip taşıyabilir ve zamanla duvar yüzeylerinde koyu renkli rutubet lekeleri, sıva kabarmaları ve dökülmeleri gözlenir. Benzer şekilde çatıdaki sızıntılar veya bina cephesinden yağmur suyunun girmesi de duvarlarda lokal nemlenmelere yol açar. Bu yükselen nem sorunu sadece kozmetik bir kusur değildir; yapının taşıyıcı elemanlarında korozyon ve çürümeye, ahşap malzemelerde bozulmaya sebep olabilir ve ısı yalıtım performansını düşürerek binayı daha soğuk ve nemli hale getirebilir. Duvar diplerinde beyaz tuz kusmaları (efloresans), küf mantarı oluşumu, iç mekânda ağır bir nem kokusu gibi belirtiler yapıda kronik rutubet problemi olduğuna işaret eder. Böyle bir durumda bina sahiplerinin profesyonel değerlendirme yaparak su yalıtımı çözümlerine yönelmesi gerekir.
Yapı fiziği açısından rutubet problemleri, büyük ölçüde yalıtım eksikliği veya hatalı uygulamalarla ilgilidir. Uygun ısı yalıtımı yapılmamış binalarda, özellikle dış duvarlar kışın soğuk kalır ve içerideki nem bu yüzeylerde yoğuşarak rutubet oluşturur . Bu nedenle binalarda dış cephe ısı yalıtımı (mantolama) uygulamaları enerji verimliliğinin yanı sıra rutubeti önlemede de kritik rol oynar. Doğru kalınlıkta ve özellikte yalıtım malzemesi kullanarak duvarın iç yüzey sıcaklığını arttırmak, yoğuşma riskini azaltır . Nitekim yalıtım yapılmamış veya komşu daireleri ısıtılmayan odalarda duvarların diğer kısımlara göre daha soğuk kalması, bu bölgelerde nemin yoğuşmasına ve küf gelişimine ortam hazırlar. Ayrıca kolon-kiriş gibi betonarme elemanların duvarda oluşturduğu ısı köprüleri , çevrelerine göre daha soğuk yüzeyler yaratarak lokal rutubet sorunlarına sebep olabilir. Bu gibi yapısal sorunların önüne geçmek için yalıtım detaylarının doğru tasarlanması, gerekirse içten yalıtım yapılan durumlarda duvar içine buhar bariyeri konularak nem geçişinin kontrol altına alınması gereklidir.
Yapılarda nem hareketi, yalnızca ısı farklarından değil buhar difüzyonu yoluyla da gerçekleşir. Su buharı, yüksek nemli ortamdan düşük neme doğru duvar kesiti içerisinde difüzyon yapabilir. Bu noktada, yapı malzemelerinin buhar geçirgenliği (μ değeri) önemli hale gelir. “Nefes alan duvar” kavramı, yapı kabuğunun su buharını geçirebilme özelliğine işaret eder . Örneğin gaz beton gibi mineral esaslı ve gözenekli bir malzeme, difüzyona izin vererek içerideki nemin dış ortama doğal olarak çıkmasını sağlar. Yeterli ısı yalıtımına sahip ve aynı zamanda buhar geçirgenliği yüksek duvarlarda kondenzasyon sorunu yaşanmaz; duvarlar kuru kaldığı için küf oluşumu gözlenmez . Buna karşın, duvar yüzeyleri tamamen buhar geçirmeyen boyalar veya kaplamalarla kaplanırsa, içeriden dışarı doğru ilerleyen nem duvar içinde hapsolup yoğuşabilir. Bu nedenle eğer düşük geçirgenlikli malzemeler kullanılıyorsa, tasarım aşamasında duvar kalınlığı, kaplama tipi ve yalıtım katmanları TS 825 standardında belirtilen yöntemlerle hesaplanarak yoğuşma riskinin olmadığı bir yapı detayı oluşturulmalıdır. Kısacası, yapı bileşenlerinin doğru seçimi ve katman dizilimi ile nemin zararsız şekilde dışa atılması sağlanabilir.
Rutubetli ev veya işyerlerinde en sık rastlanan sorunlardan biri, küf mantarı oluşumudur. Nemli yüzeylerde üreyen küf ve mantarlar, yalnız eşyalarınıza zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda ciddi sağlık riskleri doğurur. Küf mantarının sporları havaya karışarak solunum yoluyla vücuda girer ve alerjik reaksiyonlardan astıma kadar çeşitli rahatsızlıkları tetikleyebilir. Özellikle astım hastaları ve çocuklar için rutubetli, küflü ortamda uzun süre bulunmak son derece sakıncalıdır. Yapılan epidemiyolojik araştırmalar, evinde kronik nem ve küf sorunu olan kişilerde solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskinin %30–50 oranında daha yüksek olduğunu göstermektedir . Yine yüksek nem, sadece küf değil ev tozu akarları (mite) için de uygun üreme koşulları yaratır. Bağıl nem %50’nin üzerine çıktığında küf sporlarının ve akar popülasyonunun hızlı bir biçimde arttığı tespit edilmiştir . Bu da alerjik bünyeli kişilerde şikayetlerin artmasına, sağlıklı bireylerde ise uzun vadede solunum fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesine yol açabilir. Dolayısıyla rutubet problemi, sadece bina kalitesi açısından değil, sağlık açısından da öncelikli olarak çözülmesi gereken bir meseledir.
Rutubete karşı kalıcı çözüm , sorunun kaynağına inmekten geçer. İlk adım olarak binaya su girişini engellemek şarttır. Çatıda hasar veya sızıntı varsa onarılmalı, dış cephe duvarlarında çatlaklar, derz boşlukları su sızdırmayacak şekilde doldurulmalıdır. Temelden veya duvar diplerinden gelen yükselen nem sorunu için bina temelinde eksik olan su yalıtımı (izolasyon) uygulamaları yapılmalıdır. Mevcut binalarda duvar içinde yükselen nemi durdurmak için enjeksiyon yöntemi gibi profesyonel su yalıtım teknikleri kullanılabilir. Bu yöntemde duvarın alt kısımlarına belirli aralıklarla delikler açılarak özel kimyasal yalıtım malzemesi enjekte edilir; malzeme, yapı gözeneklerini doldurarak suyun kapiler yükselmesini engeller. Sonrasında duvar yüzeyi su itici sıvalar ile kaplanarak korunur. Bu tür profesyonel nem alma hizmeti , özellikle bodrum veya zemin kat gibi nem sorununa açık alanlarda oldukça etkili ve kalıcı bir çözüm sağlayabilir. Öte yandan, yapı çevresinde drenaj sistemleri kurmak, toprakla temas eden duvarlara bohçalama su yalıtımı yapmak da dışarıdan gelen nemi kesmek için önemlidir.
Bina dış kabuğu kadar, iç mekân koşullarının doğru yönetimi de rutubeti önlemede kritiktir. Nem oluşumunu azaltmak için ev içindeki havalandırma alışkanlıkları gözden geçirilmelidir. Düzenli olarak pencereleri açarak doğal havalandırma yapmak, banyoda ve mutfakta oluşan nemi atmak için aspiratör ve fanları kullanmak temel önlemlerdir. Özellikle duş sonrası banyo, yemek pişirme sırasında mutfak mutlaka havalandırılmalıdır. Kış aylarında tüm odaların asgari düzeyde ısıtılması, bazı odaların tamamen soğuk kalıp diğerlerinin sıcak olmasından kaynaklanan nem birikimini engeller. Ayrıca ev içinde çamaşır kurutmak zorunda kalınıyorsa, odanın iyi havalandırılması veya mümkünse nem alma cihazı kullanılması önerilir. Eşyaların duvar diplerini tamamen kapatacak şekilde yerleştirilmemesi, hava sirkülasyonunun engellenmemesi de duvarların nefes almasına yardımcı olur. Basit fakat etkili bir yöntem olarak, ortamdaki nemi absorbe eden tuz, pirinç, silika jel gibi maddeler küçük mekanlarda geçici çözüm sağlayabilir; ancak bunlar yoğun rutubet sorunlarında yetersiz kalacaktır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte cihaz temelli rutubet giderme çözümleri yaygınlaşmıştır. Evlerde taşınabilir nem alma cihazları (dehumidifier) kullanımı, fazla nemi havadan çekerek rutubet kurutma konusunda pratik bir çözüm sunar. Bu cihazlar genellikle yoğuşmalı sistemler ile çalışır: Cihazın içinde soğutulan bir evaporatör serpantini üzerinden nemli hava geçirilir, su buharı yoğuşarak sıvı halde toplanır ve kuru hava tekrar ortama verilir. Günümüzde piyasada farklı kapasitelere sahip, sessiz ve enerji verimli pek çok model bulunmaktadır. Nem alma cihazları, ortam nemini istenen seviyeye (örneğin %45–50 bağıl neme) çekerek küf ve bakteri oluşumunu engeller. Cihazların üzerindeki nem sensörleri sayesinde ortamdaki bağıl nem sürekli izlenir ve belirlenen hedef değere ulaşıldığında cihaz otomatik olarak çalışmayı durdurup enerji tasarrufu yapabilir. Özellikle kuzeye bakan, güneş almayan veya havalandırması sınırlı bodrum katı gibi mekanlarda bu tip profesyonel nem alma cihazlarının kullanımı yaşam kalitesini ciddi biçimde artırır.
Kapsamlı rutubet sorunlarında ise endüstriyel kurutma yöntemlerine başvurulabilir. İnşaat sonrası oluşan yapısal nemi veya su baskını sonrasında ıslanan ortamları kurutmak için yüksek kapasiteli endüstriyel nem alma makineleri ve blower (üfleyici) sistemleri kullanılır. Bu profesyonel cihazlar, kısa sürede büyük hacimli alanların nemini çekebilecek güçte tasarlanmıştır. Örneğin şantiyelerde beton dökümü sonrası nemin atılması için ısıtıcı ve nem alıcı kombinasyonları kullanılarak yapı malzemelerinin hedeflenen sürede kuruması sağlanır. Ofis, arşiv, kütüphane gibi hassas ortamlarda da nem sensörü kontrollü endüstriyel cihazlar sayesinde bağıl nem sabit tutulur ve böylece hem yapı elemanları hem de içerideki eşya ve ekipman korunmuş olur. Eğer rutubet problemi ciddi boyutlara ulaşmışsa, profesyonel nem alma hizmeti veren uzman ekiplerden destek alarak, ortamın bilimsel yöntemlerle analiz edilmesi ve uygun cihazlarla kurutulması en doğru yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak, rutubet problemlerinin çözümü entegre bir yaklaşımla mümkündür. Bir yandan yapının fiziksel eksikleri giderilip doğru yalıtım ve su yalıtımı sağlanırken, diğer yandan iç mekân nem düzeyi uygun aralıkta tutulmalıdır. Evde rutubet çözümü ; düzenli havalandırma, ısı dengesinin korunması ve gerekiyorsa teknik cihazlarla nem kontrolü ile başarılabilir. Bu sayede hem bina sağlığı hem de içinde yaşayanların sağlığı korunur. Unutulmamalıdır ki, kuru ve iyi havalandırılmış bir yaşam alanı, küf ve nem kaynaklı alerji ve solunum rahatsızlıklarının önüne geçerek konforlu ve güvenli bir ortam sağlar.